4 Kasım 2011 Cuma

Beşiktaş neden mi tutulur ?

Sadece birkaçı...


Katip Tevfik’in Taşkışla’da İngilizler’den kapıp kaçtığı, Refik Osman’ın Valideçeşme’deki evinin bahçesinde özenle sakladığı toptur Beşiktaş.

Refik Osman Top’un ta kendisidir Beşiktaş.

Refik Osman’ın ayağından 92 penaltının 91’ini gole çevirmektir Beşiktaş.

Şeref Bey’in "Valideçeşme"si ile Münir Bey’in "Basiret"ine eklenen "Harika", "Barıka", "Kuvvet"tir Beşiktaş.

Bir araya gelmenin, dayanışmanın, tek yumruk olmanın, bir semti efsane kılmanın, ama yine de semt takımı kalmayı başarmanın öyküsüdür Beşiktaş.

Şeref Bey’in inadı, kararlılığı, iradesidir Beşiktaş.

Şeref’tir Beşiktaş.

İşte o Şeref Bey’i genç yaşta yitirmektir Beşiktaş.

Yine o Şeref Bey’in anısına bir sistem yaratmak, "Üç Pas, Bir Şut, Gol"dür Beşiktaş.

"Pazar Ligi"nin tozunu atmak, Maccabi, Strugglers, Pera, Dork, Aris, Enosis, Stella, Mayak gibi takımları yere serip hiç yenilmeden şampiyon olmaktır Beşiktaş.

Cumhuriyetin ilk yılında, 22 Ağustos Cuma günü, ilk resmi İstanbul Ligi Şampiyonu’dur Beşiktaş.

Ligi’nde ilk yarıyı lider bitirip "Fenerbahçe ve Galatasaray’ın bulunmadığı bir ligde şampiyonluk istemiyoruz!" diyerek ligden çekilmektir Beşiktaş
Yetmedi, 1939’da, 1940’da, 1941’de, 1943’de, 1945’de, 1946’da, 1952’de "yenilgisiz" İstanbul Ligi Şampiyonu olmaktır Beşiktaş.

Yetmedi, 1941’de 18 maçın 18’ini de 84 gol atarak kazanmaktır Beşiktaş.

Yetmedi, 1942’de 18 maça 90 gol sığdırıvermektir Beşiktaş.

Yetmedi, 439 maçta fileleri 382 kez havalandıran "Baba" Hakkı Yeten’dir Beşiktaş.

"Sabri, Hakkı, Şeref, Kemal, Şükrü" forvet hattıyla 140 resmi maçta 599 gol atmaktır Beşiktaş.

320 golünden 93’ünü ağlara voleyle zımbalayan "Voleci" Şeref Görkey’dir Beşiktaş.

Palermo ve Lazio’da 79 maçta 36 gol bulan, 226 golünün 32’si doğrudan köşe vuruşundan gelen Şükrü Gülesin’dir Beşiktaş.

Her üç serbest vuruştan birini gole çeviren "Baba" Recep Adanır’dır Beşiktaş.

Siyah-beyazlı formayla 569 kez sahaya çıkan Ahmet Özacar, "Küçük Ahmet"tir Beşiktaş.

"Çengel" Hüseyin Saygun, "Beton" Mustafa Ertan, "Keklik" Kemal Gülçelik, "Kasatura" Bülent Aziz Esel’dir Beşiktaş.

1950’de Amerika’da, New York Turnuvası’nda boy göstermek, Manchester United’a kafa tutmaktır Beşiktaş.

"Şenol-Birol-Gol"dür Beşiktaş.

Türkiye Ligi’nde 1959-60 sezonundan bugüne dek kırılamamış "13 maç üst üste galibiyet rekoru"dur Beşiktaş.

UEFA Kupası’nda Romen takımı Steagul Rosu karşısında ilk maçı 2-0 bitirip rövanşta son üç dakikada üç gol yemektir Beşiktaş.

Rosu maçında, yediğimiz ikinci golden sonra topu ağlardan çıkarıp koşa koşa santraya diken Sanlı Sarıailoğlu’dur Beşiktaş.

Sanlı’yı sevmek, hem de çok sevmektir Beşiktaş.

Süleyman Seba gibi bütün bir ömrü adamak, başka avuntu aranmamak, bu mutlulukla kıvanmaktır Beşiktaş.

Tükenen, tüketilen umutlara, boşa çıkan beklentilere karşı, hem sabırlı hem gururlu olmaktır Beşiktaş.

15 yıl şampiyonluk görememek, buna hiç yerinmemek, Ziya Doğan’ın Eskişehir’de attığı ikinci golden sonra boğazına bir şeyler düğümlenmektir Beşiktaş.

O 15 yıl boyunca Yusuf Tunaoğlu’yla, Vedat Okyar’la, Zekeriya Alp’le, Niko Kovi’yle, Tuğrul Şener’le teselli bulmaktır Beşiktaş.

"Bir ki üç de yetmez, dört beş altı olsun, Metin Ali Feyyaz atsın, Beşiktaşım Şampiyon olsun"u motto kılmaktır Beşiktaş.

Metin-Ali-Feyyaz’la bir maça 10 gol sığdırmaktır Beşiktaş.

Türkiye Ligi’nde "yenilgisiz" tek şampiyon olmaktır Beşiktaş.

Türkiye Ligi’nde 48 maç yenilgi yüzü görmemektir Beşiktaş.

Nihat Kahveci’yle birlikte Fulya’ya giden dolmuşa binmektir Beşiktaş.

Spayiç, Metin Türel, Gündüz Tekin Onay, Dorde Miliç, Gordon Milne, Christoph Daum, Mircea Lucescu’dur Beşiktaş.

İkili mücadelelerde rakibi yerinden uçurmakta Briegel’i bile geride bırakan Sinan Engin’dir Beşiktaş.

Necmi Mutlu, Sabri Dino, Rasim Kara, Adem İbrahimoğlu, Zafer Öğer, Fevzi Tuncay, Oscar Cordoba, Göksel Gencer, Nüvit Yasin’dir Beşiktaş.

Mehmet Ekşi, Kadir Akbulut, Samet Aybaba, Recep Çetin, Ulvi Güveneroğlu, Gökhan Keskin, Mutlu Topçu, Alpay Özalan, Ahmet Yıldırım, Ali Eren Beşerler, Tolga Doğantez, Ronaldo, Zago’dur Beşiktaş.

"Atom Karınca" Rıza Çalımbay, Mehmet Özdilek, Fikret Demirer, Zeki Önatlı, Fani Madida, Tayfur Havutçu, Yasin Sülün, Tümer Metin, İbrahim Üzülmez, Kaan Dobra, Serdar Topraktepe, Bayram Bektaş, Tamer Tuna, Niyazi Güney, Frederico Giunti’dir Beşiktaş.

Necdet Ergün, Bora Öztürk, Ali Kemal Denizci, Oktay Derelioğlu, Sertan Eser, Ertuğrul Sağlam, İlhan Mansız, Ahmet Dursun, Daniel Pancu, Ali Cansun, Eser Yağmur’dur Beşiktaş.

Milli maçta Lothar Mattheus gibi bir futbol devine "Bizi sürklase etti!" dedirten Sergen Yalçın’dır Beşiktaş.

Barcelona’ya üç çekmektir Beşiktaş.

Milan maçının bitiminde Oliver Bierhoff’u "Dünyanın dört bir yanında maça çıktım, böyle taraftar görmedim, gerçekten biz mi kazandık diye skorborda bakma gereği duydum!" diye konuşturmaktır Beşiktaş.

"Bu Alemde Çarşı, Herkese Karşı"dır Beşiktaş.

"Hepimiz Zenciyiz" diyebilmektir Beşiktaş.

Daniel Amokachi’dir, kim ne derse desin, Pascal Nouma’dır Beşiktaş.

Belki de tam bu yüzden "Cobarde Gallina Ortega" naniğini yapabilmektir Beşiktaş.

Veselinoviç’in neye yorulacağı kuşkulu beş parmağını doğruya yormaktır Beşiktaş.

Yalnızca zaferlerin değil, olmayacak yenilgilerin, büyük düşkırıklıklarının ardından İnönü’yü hıncahınç doldurmak, avazı çıktığı kadar bağırmaktır Beşiktaş.

En sonu İnönü’nün tribünlerinden denize bakmak, derin bir soluk almaktır Beşiktaş.


ALINTIDIR.

30 Ekim 2011 Pazar

Sivas maçı üzerine..

Twitter'da beni takip eden bilir her maç sonrası anlayabildiğim,görebildiğim kadar maçları elimden geldiğince yorumlamaya çalışırım ha kime doğru gelir kime doğru gelmez bilemem saygı da duyarım bu bloğu açmamda ki neden Twitter'da uzun uzun timeline'ı meşgul etmemek belki de içimdekileri doya doya yazabilmek..
Kötü oyun 3 puan olayına girmek istemiyorum malum uzun uzun yazdım kafanızı bu nedenle ütülemeyeceğim sadece şampiyon olmak için bu tür maçları kazanmak lazım diyor ve konuyu kapatıyorum.Bunun bilincinde olmalıyız.
Gelelim son maçların Beşiktaş'ına..Aslında hem konuşulacak bir şey yok hem de yazsak bitmez diyebiliriz.Oyun durduğunda takımda inanılmaz bir konsantrasyon eksikliği,dikkat bozukluğu oluyor ne zaman rakip duran top kazansa eminim çoğumuzun ağzı yüreğine geliyor aman diyoruz.Öncelikle takım bunu aşmalı bunu kafasında bitirmeli yoksa başımız çok ağrıyacak bu belli.Diğer konu ise orta alan ve hücumda ki defans eksikliğimiz.Orta alanda cidden çok kaliteli,disiplinli oyuncularımız var Ernst,Aurelio,Necip gibi ama bu oyunculardan son maçlarda ben o defansı göremedim.Necip'te ki performans eksikliğini biliyoruz Hazal Kaya olayını duyduğum da korkmuştum zaten tabi nedenini bilemem ama bana bu gibi geliyor düzelecek en azından bunu ümit ediyorum.Gelelim Quaresma ve Simao'ya yani kanatlara Simao koşuyor elinden geldiğince defansa yardım ediyor ama Quaresma'da bunu göremiyorum ne yazık ki biraz yardım etse eminim bambaşka bir Quaresma izleyeceğiz herkesin aksine ben hücumda iyi işler yaptığını düşünüyorum Quaresma'nın.Kısacası orta alan ve ileridekiler biraz yardım etse defans hattımıza her şey daha güzel olacak.
Ve evet maalesef şunu çok rahat söyleyebilirim takım maç seçiyor bakınız Fenerbahçe ve Stoke City maçlarına takım bu maçların ne kadar önemli olduğunun bilincinde sahada inanılmaz bir mücadele ortaya koyuyor fakat istediğimiz sonucu alamıyoruz istediğimiz sonucu alamamamızın nedeni ise yukarıda belirttiğim duran toplarda ki konsantrasyon eksikliği.Bilemiyorum artık ya teknik ekip veya yönetim her maçın ne kadar önemli olduğunu anlatmıyor ya da Anadolu takımlarıyla yaptığımız maçların önemini anlatmamıza gerek yok ne de olsa yeneriz diye mi düşünüyorlar.Belki de tamamen oyuncuların psikolojisi..Belki de ben kuruntu yapıyorum yorgunluktan böyle bir oyun izliyoruz.
Tribünler ise son yılların gördüğüm en dağınık en ne istediğini bilmez en vasat tribünü.Umut ediyorum tribünlerde düzelir Beşiktaş'ın var olması tribün sayesindedir tribün kendine gelmezse takım hiç gelmez!


AYNUR
http://twitter.com/#!/aynurcvt